Agatha Sycnus Dionysos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 3 Kayıt tarihi : 02/07/10
| Konu: Agatha. Cuma Tem. 02, 2010 11:04 pm | |
| - Spoiler:
Birkaç saat öncesi …
Slytherin’in Gryffindor ezikleriyle karşılaşma günüydü bugün. Tüm Slytherin öğrencileri takımına kusursuzca güveniyor ve o iyilik meraklısı ezikleri yeneceklerine inanıyorlardı. Buna bende tüm kalbimle inanıyordum. Maçın heyecanının verdiği büyük haz içimi kaplamıştı bile. Tribünde en güzel yeri bulmayı hedefliyordum. Bu yüzden erkenden kalkıp hazırlanmaya başlamıştım bile. Her sabah olduğu gibi sersemce kalkmıştım ama bu günün daha da özel olduğunu anlar anlamaz hızlanmıştım. Sıcak bir duş aldıktan hemen sonra mükemmel Slytherin üniformamı giydikten ve havanın verdiği serinlikten dolayı atkımı boynuma doladıktan sonra hazır olduğum her halimden anlaşılıyordu. Kızıl upuzun saçlarımı tek bir sallayışımla savurdum ve yatakhaneden dışarı adımımı attım.
Hava gerçekten kasvetliydi. Her an ya yağmur ya da kar yağacak gibi bir hali bile vardı. İnsanın içine sıkıntı veren bu havalar benim için tam aksiydi. Bana huzur veriyorlardı. Bu havada Slytherin’in onlara fark atacağından emindim bile. Fazla oyalanmadan maçın ortasında aç kalmamak adına elime gelen herşeyi kucağıma tıkıştırmıştım. Maçı en iyi biçimde izleyebileceğim yeri bulunca kimse kapmadan oraya oturmuştum bile. Tanıdığım tanımadığım herkes yanımdaydı. Ve sahanın etrafında Slytherin takımı görüldüğü anda bütün Slytherinliler var gücümüzle çığlıklarımı koyvermiştik. Maç başladığında içimdeki heyecan kat kat daha artıyor, bir yandan elimdekileri tıkınıyor bir yandan da deli gibi bağırıyordum. Kabul ediyorum. Tam bir pisliktim. Bir de kızdım. Tanrım.
Tam tahmin ettiğim gibi havanın bize kazandırdığı huzur ve avantajla birlikte ezik Gryffindorlara fark atmaya başlamıştık bile. Buda içimdeki hazın yüksek dozlara çıkmasına neden oluyor, daha çok bağırmama daha çok sevinmeme neden oluyordu. Herşeyin mükemmel gittiği o anda birden hava hiç olmadığı kadar karardı ve kusursuz işaret gökyüzünde belirdi.
‘‘ Morsmordre! ’’
Hiç olmadığım kadar büyülenmiş, ağzım iki metre açık biçimde mükemmel işarete dikmiştim gözlerimi. Yemyeşil, kusursuz. Beynimde yankılanan hiçbirşeyi dinlemiyordum bile. Sadece ona bakıyordum, işarete. Büyülenmiştim, kendimi ona doğru çekimlenirken buluyordum. Oysa beynim ‘‘ tehlike, karışıklık, kötülük, kaçmak. ’’ kelimelerini tekrarlayıp duruyordu. Ama ben bu komutların hiçbirini uyamıyordum. Aksine işaretin olduğu gökyüzüne yaklaşmak için yanıp tutuşuyordum.
‘‘ Avada Kedavra! ’’
İçinde bulunduğum karmakarışık ruh halinden çıkaran kelime buydu. Ölüm, gitgide yaklaşıyordu. Çığlıklar duyuluyor, yetişkin küçük her türlü büyücü ortalıkta kaçışıp duruyordu. Paniklemem gereken şu durumda bile tüm soğukkanlılığım üstümdeydi. Arkadaşlarımın seslerini duyuyordum. ‘‘ Dess ne yapıyorsun, dikilme! Kaç! ’’ kelimeler beynimde deli gibi yansırken ben kaçmak yerine oraya doğru, onlara doğru, karanlığa doğru teslim oluyor gibiydim. Bakmayı kesip içinde bulunduğum tıranstan çıktıktan sonra arkamı dönmüş ve koşmak için yol alırken bir el kollarımdan tuttu ve asasını boynuma dayadı. ‘‘ İşin bitecek seni zavallı ! ’’ diye tısladı bana. Oysa beni öldüremezsiniz, diye içimden geçirirken karamel upuzun saçları havada ahenkle dans eden, gözleri bir denizi andıracak kadar mavi ve derin bir kadın bağırarak araya girdi. ‘‘ Ondan uzak dur Evan! ’’ Kadının en az kusursuz güzelliği kadar seside mükemmeldi. Konuşacak hali, gücü kendimde bulamazken o benim yerime konuşuyordu sanki. ‘‘ Bu çocuk geriye kalan iki senesini de yaşadıktan sonra hepimiz gibi kendini Karanlığa ve Lady’e adayacak, tıpkı şuan adadığı gibi. Onu rahat bırakın, hemen şimdi hepiniz! ’’ diye haykırdı kadın. Hepsinin ne olduğunu ve kalan iki yıl sonra kendimi neye çevireceğimi anlamıştım. Ölüm Yiyen, ölüm yiyen mi olacaktım yani? Lady’in gözünde o mevkiyemi gelecektim? Bu düşünceler beynimde yankılanırken adam asasıını boğazımdan indirdi ve bana sırıttıktan sonra diğerlerini toplayıp çekip gitti. Sadece ben ve o kadın kalmıştık. Kadın hafifçe bana doğru yaklaştı ve yanağımı okşadı. ‘‘ Merak etme Desdemona, sana o zamana kadar kimse zarar veremeyecek, bize katılacağın zamanı sabırsızlıkla bekliyor olacağız tatlım. ’’ diyerek gülümsedi. ‘‘ Şimdi git, buraları bize bırak. Eğer bakanlıktan biri seni yanımda görürse başımız belaya girer. Git Desdemona, o günü bekle ve o güne kadar karanlığa ait ol. Sadece Karanlığa. ’’
Tüm gücümle koştum, koştum… Kesik kesik nefesler alarak koştum ve kendimi bahçede buldum. Kafamda yankılanan tek bir cümle vardı, Karanlığa ait ol, karanlığa. Desdemona’nın kaderi sadece karanlıktı, sadece karanlık.
Şimdi …
‘‘ Tanrım! Desdemona delirecektik, neredeydin sen!? ’’ diyerek Dell boynuma atılmıştı. Tanrım, gerçektende neredeydim ben. Birkaç saat öncesinde mükemmel bir güne başlamışken şimdi tek düşündüğüm şey karanlıktı. ‘‘ Ben, ben iyiyim Dell gerçekten. Sadece olanları hazmedemedim sanırım. ’’ dedim yarım gülümsemeyle. Bana uzunca sarıldı. ‘‘ Başına bir şey geldi diye çok korktum, bir daha tıransa geçmek yok anlaştık mı? ’’ diye sordu kıkırdayarak. ‘‘ Söz, yok. ’’ dedim ve elimi omzuna atarak birlikte büyük salona yürümeye başladık.
İçten içe söz vermiş olsamda bunun gerçekleşmeyeceğini biliyordum. Desdemona Harvell karanlığa aitse transları hiç bitmeyecekti öyle değil mi?
| |
|
Aphrodite Aşk Tanrıçası | Admin
Mesaj Sayısı : 411 Kayıt tarihi : 27/06/10 Yaş : 29 Nerden : Selene'in yıldızlı göklerinden.
| Konu: Geri: Agatha. C.tesi Tem. 03, 2010 3:50 am | |
| Kurguyu beğendim, renkler iyi, ama yer yer paragraf bozuklukları ve yazım yanlışları var. 95. Tebrikler, aramıza hoşgeldin canım. | |
|